Kıl Dönmesi Tedavi Edilmezse Tekrarlar mı?

Pilonidal Sinüs, halk arasında kıl dönmesi adı ile bilinmektedir.  Kıl dönmesi, deri altına giren kılların oluşturduğu kıl yuvalarına denir. Cilt dışarıdan giren kılları yabancı materyal olarak kabul eder ve reaksiyon geliştirir.  Yabancı materyalleri çevreleyen serozal yapı ile kist duvarının oluşması sonucunda kıl yuvaları meydana gelir. Bu kistik yapıya enfeksiyon ilave olursa çeşitli apseler gelişir.

Bu iltihabı boşaltmak için apseli alandan cilde doğru kanallar oluşur. Bu kanalların cilde açıldığı yerlere sinüs ağzı denir.  Hastada bazen bir, bazen de çok sayıda sinüs ağzı görülebilir. Erken tedavi olunmadığı takdirde ciddi apseler gelişebilir. Bu apseler geciktirilmeden veya farklı boyutlarda apselere neden olmadan muhakkak uzmanlar tarafından tedavi edilmelidir.

Kıl Dönmesi Nasıl Anlaşılır?

Pilonidal sinüs (Kıl Dönmesi) genellikle kuyruk sokumu ve makat bölgesi arasında görülmektedir. Bu bölge de anatomik olarak bulunan çukur bölge, ense ve sırttan dökülen kılların toplanması için uygun bir ortam oluşturmaktadır.

O bölgenin narin ve hassas olması kılların kolayca cilt altına batmasına neden olmaktadır. Ciltte birden fazla küçük çukurlar ve delikler şeklinde de sinüs ağızları görülebilir. Hastalar kıl dönmesini bazen deride sadece bir çöküklük ya da sinüs ağzı görüntüsüyle bazense semptomsuz bir kist halinde de fark edebilir.

Yüzeyinin nemli ve havasız kalması sonucunda enfekte olan kistik bölgede farklı boyutlarda apseler gelişebilir. Oluşan bu apseler hasta da akıntı, kötü koku ve şişliğe neden olabilir. Ayrıca otururken sertlik, kızarıklık, kaşıntı ve yanma hissi de kıl dönmesinin en yaygın belirtilerindendir.

Kıl dönmesi en sık kuyruk sokumu bölgesinde oluşsa da anal bölge, koltuk altı, yüz, boyun, göbek veya kasıkta da meydana gelebilir.

Kıl Dönmesi En Sık Kimlerde Görülür

Kıl dönmesi hastalığı hemen hemen her yaştan kadın ve erkeklerde rastlanabilir. Özellikle 15 ve 45 yaş aralığında yığılım vardır. Gelişme çağında olan 15-24 yaş grubundaki genç erkeklerde kadınlara oranla daha sık görülebilir.

Kıl dönmesi en sık yaz aylarında görülür. Çok terleme ile cildin yapısı hamurlaşır, incelir; bu da kıl dönmelerinin oluşmasına neden olur. Uzun süreli oturarak hareketsiz kalan; taksiciler, şoförler, bankacılar ve bilgisayar başında çalışan meslek gruplarında çalışma koşullarına bağlı olarak kıl dönmesi sorununa daha çok rastlanır.  Polis veya askerler gibi yazın da kalın kıyafet giymek zorunda kalan ve obezite sorunu yaşayan kişilerde sık terleme sonucunda kıl dönmesi kolaylıkla gelişebilir.

Yaşadığımız pandemi sürecinde kişilerin evden çıkma yasağı veya evden çalışma zorunluluğu olması gibi daha çok bilgisayar, telefon ve televizyon karşısında uzun süre geçirilen aktiviteler yapmaları, insanları hareketsiz yaşama alıştırdı. Bu hastalığın da oturan insanlarda daha fazla oluşması nedeniyle kıl dönmesi sorununda fark edilebilir bir artış görülmektedir.

Kıl Dönmesi Tedavi Edilmezse Tekrarlar mı?

Kıl dönmesi genellikle kuyruk sokumu ve makata yakın bölgede görülen, sadece cilt ve cilt altı dokusunu ilgilendiren, vücudun bütününü etkileme ihtimali düşük olan ama komplikasyonlar geliştiğinde hayatı çok zorlaştıran bir hastalıktır.

Hastalarda kuyruk sokumu bölgesinde görülmesi hastalığın tedavi sürecini zorlaştırır. Kıl yuvalarının oluştuğu yerin özelliği, oturup kalkmakla ilgili oluşu, anüse yakın kirlenmeye müsait bir bölgede oluşu, o bölgede yara iyileşmesinin zor oluşu hastalığı zahmetli bir hastalık haline getirir.

Bu yüzden hastalığın semptomları görüldüğünde teşhis ve tedavisinin geciktirmeden yapılması gerekilen bir hastalıktır. Hasta ihmal edip tedaviyi ertelediği taktirde başlarda akut seyreden durum kronik hale dönüşebilmektedir.

Kıl dönmesi tedavi edilmezse hayati bir tehlike oluşturmaz ancak hastalık kişisel hijyen yönünden giderek daha zorlu bir hal alır. Bölgedeki kıl yuvalarının yanına yenilerinin gelmesi, kistik yapının çevre dokulara doğru yayılmasına ve hastalığın tedavisinin giderek zorlaşmasına ve ameliyatta daha geniş bir alanın çıkartılmasına neden olabilir.

Makattaki kaşıntı ve koku şikayetleri artabilir. Uzun süre devam ede akıntılar hastalığın kronik bir seyir göstermesine sebep olabilir. Tekrarlayan apseler geliştirir ve şiddetini arttırır. Hasta birden fazla operasyon olmak zorunda kalabilir.

Kıl dönmesinin oluşmasını veya tedavi sonrası tekrarlamasını istemiyorsanız önlemede en etkin yöntem kuyruk sokumu bölgesinin hijyenidir. Bu bölgenin temiz ve kuru tutulması, saç ve kılların birikimine dikkat edilmesi ve kılların epilasyon ile ortadan kaldırılması oldukça yardımcı olabilir.

Ayrıca bu bölgeye aşırı basınca neden olabilecek uzun süreli oturma gibi davranışlardan ve durumlardan kaçınılması, başta iç çamaşırı olmak üzere dar kıyafetlerin giyilmemesi gerekir. Obez bireylerin kilo vermesi, veremiyorsa da bol kıyafetler giymesi diğer önemli bir noktadır.

Cerrahi ve Cerrahi Dışı Tedaviler

Kıl dönmesi tedavisi öncelikle apse dönemlerine göre tedavi yöntemlerinde çeşitlilik gösterebilir. Ciddi boyutlarda apse oluşmadı ise bu tip basit cilt enfeksiyonları çeşitli ağrı kesici veya antibiyotik ilaçlar ile tedavisi sağlanabilir.

Apse oluşmuş ise medikal tedavinin yanı sıra geciktirilmeden apse bir sağlık kuruluşunda doktor kontrolünde drene edilmelidir. İyileşme göstermeyen ya da kronikleşen apselere cerrahi ve cerrahi dışı tedaviler gerekebilir.

Klasik cerrahi yöntemleri ikiye ayrılmaktadır. Bunlar;

Eksizyon ve Açık veya Flepik Yöntem

Bu yöntemde kıl dönmesi kanalları ve kist bir miktar sağlıklı doku ile beraber çıkarılır ve iyileşme için yara açık bırakılır.  Bu yöntemde nüksetme oranını daha az ancak iyileşme süresi daha uzun olmaktadır.

Eksizyon ve Primer Kapatma

Açık yöntemdeki gibi kesi işlemleri yapıldıktan sonra yara kenarları birleştirerek primer olarak dikilebilir. Yara flep rotasyonları ile de kapatılabilir. Flep rotasyonlarında kıl dönmesinin nüksetmesi daha azdır ancak hem ameliyat süresi uzundur hem de daha geniş bir alanda diseksiyon yapılma zorunluluğu vardır.

Genel olarak cerrahi işlemlerde hastalığın derecesi ve hastanın isteği sonucunda hastaya en uygun olan yöntemin seçilmesi idealdir. Ameliyat sonrasında daha önce belirtilen önlemlerin de alınması unutulmamalıdır.

Ameliyatsız Lazer Tedavisi

Günümüzde kıl dönmesi tedavisi cerrahi operasyonlarının yanı sıra birçok tedavi yöntemiyle de yapılmaktadır. Son zamanlarda en çok tercih edilen ve kısa sürede iyileşme gösteren, lazer yöntemidir. Lazer tedavisinde kıl yuvalarının içine girilerek, içerideki enfekte dokular yüksek enerjili ışık ile temizlenir ve sinüsün yakılmasıyla tedavi tamamlanır.

Avrupa Cerrahi hastanesi olarak ameliyatsız lazer tedavisi ile kişiye avantaj sağlayarak hastanın sosyal ve iş hayatına erken dönmesine yardımcı olmaktayız. Avrupa Cerrahi ’de klasik cerrahi tedavilerine oranla lazer tedavisinde daha kısa sürede iyileşme görebilirsiniz.

Lokal anestezi ile yapılan lazer tedavilerinde genel anesteziye maruz kalmadan işleminiz 5 ila 8 dakika içerisinde gerçekleşmektedir. Operasyon sonrası yatış gerektirmeden gün içinde muayenenizden hemen sonra tedavi uygulanmaktadır.

Leave a reply